Damien Chazelle’in yönettiği, bir konservatuvarda bir
öğretmen(J.K. Simmons) ile öğrencisi (Miles Teller) arasında her ikisinin de
hayatlarını etkileyen olayların hikâye edildiği bir film.
Filmin ne olduğu
isminden belli. ‘Whip’ ve ‘lash’ kamçılamak anlamına geliyor. ‘Lash’ aynı
zamanda hicivli(alaylı) sözlerle karşındaki kamçılamak anlamına da geliyor. ‘Whiplash’,
ani bir hareket sonucu(örneğin araba kazası) boyunda meydana gelen zedelenmeye
verilen tıbbi bir terim. Filmin içinde hepsi var..
Otoriter bir müzik öğretmeni, umut vadeden bateri
öğrencisini kırbaçlayarak eğitmek istiyor. Öğretmenin otoriter tutumu
öğrencinin içinde zaten var olan hırsı dışa çıkarıyor, öğretmen – öğrenci ilişkisi
giderek her ikisi için yakıcı bir ilişkiye dönüyor.
Amerikan sinemasında çok görülen bir formülün yeni bir
uygulaması. Eğitimde sınırları zorlayan otoritenin ‘en iyiyi, en güzeli, eşsizi’
yaratmak için uyguladığı baskı, pek çok filmde işlenmiştir. Amerikan ordusunda
acımasız çavuşların askerlere yaptığı zulmü anlatan filmleri hatırlarsınız.
Konservatuvar eğitimleri de Amerikan filmlerinde bu tarz öğretmenleri işlemek için ideal ortamlardır. Elbette
öğrencisini eğitmek için sevgi ile yaklaşan film kahramanlarını da hatırlarız.
Ama nedense eğitim dediğimizde bu tür ‘affetmeyen’ öğretmenleri daha çok
hatırlarız. Öğretmen bunu kişisel hırsı yapmıştır. Belki geçmişte kendi başarısızlığının acısını
çıkarmaktadır. Ama her halükârda kendisinin sürdüğü arabaya kamçılamaya dayanacak uygun atlar da bulur.
Bulmasa film olmaz zaten.
Otorite ile köleleştirilerek özgürlüğe kavuşturma temaları
filmlerde hoşa gider. Çoğumuz ‘zorlama’ ile yeteneklerin ortaya çıkacağına
inanırız. Ama baskının yetenekleri söndürdüğü de unutulmamalıdır.
Filmi izlerken ben Türkiye’de sanat eğitimlerini düşündüm.
Ben o eğitimden geçmiş bir örnek ile hayatı paylaşıyorum kırk yıldır. O
eğitimin son kalan tanığı keman, kutusu içinde dolaplardan birinin en ücra
köşesinde unutulmuş duruyor. Ama özellikle tiyatro sahnelerine bakıp kolayca ‘star’
olmuş oyuncuları görünce içimden keşke Mr.Fletcher bunların da öğretmeni
olsaymış diye geçirdiğim çok oluyor.
Eleştiriye tahammülü olmayan bu “burunlarını Kaf Dağı’nda gezdirenler”in ‘kamçılanması’
için çok geç kalındığı da bir gerçek. Ne demişler ‘ağaç yaşken eğilir’. Şimdi
şişik egolara dokunmak inanılmaz ağrılara sebep oluyor. O arkadaşlar için Whiplash ‘ders’ olur mu
bilmem. Ama gençler unutmasın, ‘ucuz
alkış’ ancak bizde var. O alkışın
sesiyle sarhoş olmamalarını dilerim. Şimdi
gördüklerimin tümü hayıflanmalarını, ilerde anı olarak yazacaklar.
Miles Teller 16 yaşında bateri çalmış, J.K. Simmons’un ise müzik dalında eğitimi
varmış. J.K. Simmons ayrıca bu tür ‘otoriter’ rollerin aranan adamı.
Whiplash, 2014 Sundance Film Festivali’nde Dramatik Kategoride Seyirci ve Büyük Jüri
Ödüllerini kazandı. J.K. Simmons, bu rolü ile Golden Globe’da ‘En iyi Yardımcı
Oyuncu’ dalında ödül aldı.
‘Whiplash’, türünün tüm özelliklerini barındıran bir film.
Gerilim anları iyi ayarlanmış, müziği güzel.. Hikâyesi önde gelen filmlerden biri. Güzel güzel de
seyrediliyor..
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder