13 Ocak 2015 Salı

'Whiplash' ve Bizim Oyuncularımız

Damien Chazelle’in yönettiği, bir konservatuvarda bir öğretmen(J.K. Simmons) ile öğrencisi (Miles Teller) arasında her ikisinin de hayatlarını etkileyen olayların hikâye edildiği bir film.

 Filmin ne olduğu isminden belli. ‘Whip’ ve ‘lash’ kamçılamak anlamına geliyor. ‘Lash’ aynı zamanda hicivli(alaylı) sözlerle karşındaki kamçılamak anlamına da geliyor. ‘Whiplash’, ani bir hareket sonucu(örneğin araba kazası) boyunda meydana gelen zedelenmeye verilen tıbbi bir terim.  Filmin içinde hepsi var.. 

Otoriter bir müzik öğretmeni, umut vadeden bateri öğrencisini kırbaçlayarak eğitmek istiyor. Öğretmenin otoriter tutumu öğrencinin içinde zaten var olan hırsı dışa çıkarıyor, öğretmen – öğrenci ilişkisi giderek her ikisi için yakıcı bir ilişkiye dönüyor.

Amerikan sinemasında çok görülen bir formülün yeni bir uygulaması. Eğitimde sınırları zorlayan  otoritenin ‘en iyiyi, en güzeli, eşsizi’ yaratmak için uyguladığı baskı, pek çok filmde işlenmiştir. Amerikan ordusunda acımasız çavuşların askerlere yaptığı zulmü anlatan filmleri hatırlarsınız. Konservatuvar eğitimleri de Amerikan filmlerinde bu tarz öğretmenleri  işlemek için ideal ortamlardır. Elbette öğrencisini eğitmek için sevgi ile yaklaşan film kahramanlarını da hatırlarız. Ama nedense eğitim dediğimizde bu tür ‘affetmeyen’ öğretmenleri daha çok hatırlarız. Öğretmen bunu kişisel hırsı yapmıştır.  Belki geçmişte kendi başarısızlığının acısını çıkarmaktadır. Ama her halükârda kendisinin sürdüğü arabaya  kamçılamaya dayanacak uygun atlar da bulur. Bulmasa film olmaz zaten.

Otorite ile köleleştirilerek özgürlüğe kavuşturma temaları filmlerde hoşa gider. Çoğumuz ‘zorlama’ ile yeteneklerin ortaya çıkacağına inanırız. Ama baskının yetenekleri söndürdüğü de unutulmamalıdır.

Filmi izlerken ben Türkiye’de sanat eğitimlerini düşündüm. Ben o eğitimden geçmiş bir örnek ile hayatı paylaşıyorum kırk yıldır. O eğitimin son kalan tanığı keman, kutusu içinde dolaplardan birinin en ücra köşesinde unutulmuş duruyor. Ama özellikle tiyatro sahnelerine bakıp kolayca ‘star’ olmuş oyuncuları görünce içimden keşke Mr.Fletcher bunların da öğretmeni olsaymış diye geçirdiğim çok oluyor.  Eleştiriye tahammülü olmayan bu “burunlarını  Kaf Dağı’nda gezdirenler”in ‘kamçılanması’ için çok geç kalındığı da bir gerçek. Ne demişler ‘ağaç yaşken eğilir’. Şimdi şişik egolara dokunmak inanılmaz ağrılara sebep oluyor.  O arkadaşlar için Whiplash ‘ders’ olur mu bilmem. Ama gençler unutmasın,  ‘ucuz alkış’  ancak bizde var. O alkışın sesiyle sarhoş olmamalarını dilerim.  Şimdi gördüklerimin tümü hayıflanmalarını, ilerde anı olarak yazacaklar.

Miles Teller 16 yaşında bateri çalmış,  J.K. Simmons’un ise müzik dalında eğitimi varmış. J.K. Simmons ayrıca bu tür ‘otoriter’ rollerin aranan adamı.

Whiplash, 2014 Sundance Film Festivali’nde  Dramatik Kategoride Seyirci ve Büyük Jüri Ödüllerini kazandı. J.K. Simmons, bu rolü ile Golden Globe’da ‘En iyi Yardımcı Oyuncu’ dalında ödül aldı.

‘Whiplash’, türünün tüm özelliklerini barındıran bir film. Gerilim anları iyi ayarlanmış, müziği güzel.. Hikâyesi  önde gelen filmlerden biri. Güzel güzel de seyrediliyor..


 Melih Anık   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder